Kahkahalarla dolu bir tur planladım. Ama bu sıradan bir gezi olmayacak! Yanımızda, kendine hayran bırakan bir travesti var. İstanbul’un tarihi sokaklarında yürüyüp, modern binalarına hayretle bakacağız; hem de bol bol güleceğiz. Hazırsanız, kahvenizi alın ve bu maceraya çıkalım.
Sabah Başlangıcı – Beşiktaş Kahvaltısı
Güne güzel bir kahvaltı olmadan başlamak olmaz. Travesti arkadaşım, kahvaltının bir sanata dönüştüğü Beşiktaş Çarşı’ya bayılıyor. Bir sabah buluşup bir kafeye oturduğumuzda, “Simit hayat gibidir,” dedi. Merakla, “Neden?” diye sordum. Aldığım cevap ise harikaydı. “Çünkü çember! Nereden bakarsan bak, hayat gibi kısır döngü ama üzerine krem peynir sürünce her şey güzelleşir!”
Masamıza gelen menemen ve bolca çay eşliğinde kahvaltımızı yaparken, diğer masalardan bakışlar bize dönüyordu. Tabii ki travesti arkadaşımın makyajının mükemmelliği ve enerjisi, tüm Çarşı’nın havasını değiştirmişti. Bir masanın çocukları “Anne o prenses mi?” diye sorarken, başka bir masadaki bir teyze gülümseyerek “Ne güzel insanlar var bu dünyada!” dedi. İşte bu pozitif enerjiyle gezimiz başlıyor.
Ortaköy’de Fotoğraf Çekimi ve Kumpir Keyfi
Kahvaltının ardından tempoyu biraz artırıyoruz ve doğruca Ortaköy’e gidiyoruz. Boğaz’ın o şahane manzarasında gezintiye çıktık mı, elimizde kumpirimiz olmadan olmaz! Arkadaşım kumpirine bol mısır ve zeytin ekletenlerden. “Kumpir benim gibi olmalı,” dedi, “dıştan sade ama içi bomba gibi şaşırtıcı!”
Bu sırada Boğaz Köprüsü’nün altında bir fotoğraf çekimi başlıyor. Tabii ki travesti arkadaşım gereksiz çaba harcamadan adeta Vogue kapağı gibi poz veriyor. Yanımızdan geçen genç bir kızın fısıldadığını duyuyorum, “Abi böyle doğal durmayı nasıl başarıyorlar? Ben hayatım boyunca poz veremedim.” Gülüşüp fotoğraf çekimlerimizi bitirdikten sonra rotamızı Ayasofya’ya çeviriyoruz.
Tarihin İçinde Renkli Bir Gezinti – Sultanahmet ve Ayasofya
Bir travestiyle tarihi bir mekânda gezmek, hem öğrenme garantisi hem de kahkaha dolu anlar demektir. Ayasofya’yı gezerken rehberin Osmanlı dönemi mimarisinden bahsettiği anda, arkadaşım devreye giriyor, “Benim makyajım da Osmanlı sanatına yakışacak kadar ince, ne dersiniz?” Çevredeki birkaç kişi bunu duyunca kendilerini tutamayıp kahkaha atıyor. Tabii ki burada herkes kendisiyle barışık ve eğlenceli anlar yaşıyor.
Sultanahmet Camii’ni gezerken, kendimizi mistik bir dünyanın içinde buluyoruz. Yine de, ortamın sakinliği uzun sürmüyor çünkü arkadaşım “Ben burada bir defile yapsaydım Osmanlı modasından bile daha ikonik olurdum!” diyerek ortamı şenlendiriyor. Eh, sırada Topkapı Sarayı olmasaydı bu gezi eksik kalırdı.
Kadıköy’de Alışveriş Molası
Tarihi gezimizden sonra, istikametimiz İstanbul’un modern ve enerjik yüzlerinden biri olan Kadıköy! Bahariye Caddesi’ndeki mağazaları dolaşıp hem alışveriş yaptık, hem de bol bol sohbet ettik. Tabii bazı mağazalarda arkadaşımın giyim tavsiyeleri konuşuluyordu. “O kabanı alırsan evet, kıştan kurtulursun ama beni listenle karantinaya alırsın. Lütfen onu as!”
O güneşli Kadıköy gününde, Kadıköy travestilerini düşünerek Moda Sahili’ne geçtik ve biraz yürüdük. Arkadaşım Moda’yı “özgürlük sahili” olarak tanımlıyordu. “Burada adım atarken kendimi sık cinefilm sahnesindeymiş gibi hissediyorum,” dedi. Belki de gerçekten öyleydi; hafif bir rüzgar, müzik yapan sokak sanatçıları ve her şeyin içinde bir huzur…
Taksim Geceleriyle Tur Finali
Tabii ki bir İstanbul gezisi, Taksim ve İstiklal Caddesi olmadan eksik kalırdı. Günümüzü gecenin yıldızlarına çevirerek Taksim’e geçtik. Renkli vitrinler, kalabalık sokaklar ve gece hayatının ışıkları arasında yürürken, arkadaşım herkesin dikkatini çektikçe “Ben spot ışıkların rehavetine alışığım” diyerek herkesi güldürüyor.
Gecenin sonunda bir karaoke bara girdik. Bir şarkı listesi oluşturduk ve sahne sırası arkadaşımdaydı. O sahneye çıkıp seslendirdiği nostaljik Ajda Pekkan şarkısıyla tüm mekânı dans ettirdi. Arkasından gelen alkışlar ve kahkahalar İstanbul gecelerini gerçekten unutulmaz bir hale getirdi. Ve böylece günümüzü eğlenceli bir şekilde sonlandırdık.
Bir travestiyle İstanbul’u keşfetmek; hem derin, hem neşeli, hem de özgür hissettiren bir deneyim. Bu şehir zaten başlı başına bir sanat eseri, ama onun üzerinde böyle nefis bir fırça darbesi eklenince, ortaya o kadar güzel manzaralar çıkıyor ki anlatamam. Bir sonraki turunuzu planlarken, yanınıza bir travesti arkadaş almayı sakın unutmayın! Size garanti ediyorum, hayatınızın en renkli anlarını yaşayacaksınız!